Bu makalemde Aikido’nun klasik, bilindik ve kalıpsal tanımlarından bahsetmek yerine, kendi bakış açımla Aikido ve Aikido Eğitmenliğinden bahsetmek arzusundayım.
Aikido bir Japon Savaş Sanatıdır. Bildiğimiz ve günümüzde çalışmakta olduğumuz hali ile Aikido’ya dönüşmesi yakın tarihli olsa da, kökleri çok daha eski zamanlara, kadim Japon Savaş Sanatlarına dayanmaktadır. Tüm kadim Savaş Sanatları gibi, Aikido Sanatının temelinde de kendimizi hayatta tutabilme stratejisi bulunmaktadır. Dolayısıyla Aikido, yaygın şekilde bilindiği ve servis edildiği gibi sadece savunmadan ibaret değildir. Doğru yolda çalışanlar bilirler ki; Aikido gerektiğinde oldukça agresif, sert ve bitirici olabilmektedir. Tercihimiz Aikido'nun bu agresif ve kırıcı yönünü kullanmamaktır.
Aikido bir Savaş stratejisidir. Hayatta kalabilme mücadelesinin bir ürünüdür. Karşınızdaki kişi ya da kişileri önce zihnen, ardından bedenen kontrol edebilmenizi öğreten bir yolculuktur. Bu yolculukta kişi ilk önce kendisini tanımalıdır. İyisiyle kötüsüyle, güçlüsüyle zayıfıyla kendisiyle dürüst şekilde yüzleşmeli ardından değişimi kabul etmeli ve sürekli gelişim uğrunda uzunca bir süre çalışmalıdır. Kaşıkla bir okyanusu boşaltmaya çalışmak gibi sabır gerektirecek, sabretseniz dahi sonu hiç gelmeyecek, uğrunda ve onunla yaşanılabilecek bir Sanattır Aikido.
Aikido’da amaç; size yöneltilen bir saldırı ve/veya saldırgan (saldırılar/saldırganlar) ile uyumlu hale gelerek, dirençsizce, güçten mümkün olduğunca arınmışlıkla onunla bir olmak ve onu ona en az zararı vererek savuşturmak, yönlendirmek, kontrol altına almak ya da etkisizleştirmektir.
Müsabakası bulunmaması, kurucusu O’Sensei Morihei Ueshiba tarafından sıkça “Barış Sanatı.” ya da “Barışın Yolu.” olarak ifade edilmesi, rakibe en az zararı vererek hatta mümkünse hiç zarar vermeden onu kontrol edebilmek üzerine inşa edilmiş olması, tekniklerindeki akışkanlık ve zerafet Aikido’nun yumuşak ya da etkisiz olarak değerlendirilebilmesine yol açabilmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki; bünyesinde bulundurduğu tutuş ve vuruşlara karşı teknikler, farklı silahlara karşı oluşturulmuş silahsızlaştırma teknikleri, denge bozum hareketleri, çoklu saldırılara cevaben düzenlenmiş olan teknikler, kilitleme teknikleri, hassas nokta baskıları, yer mücadele teknikleri, bedenin zayıf noktalarına yapılan vuruş teknikleri, yakın savunma egzersizleri ve daha niceleri ile Aikido Sanatı son derece etkin bir Savaş Sanatıdır. Şüphesiz ki en iyi değerlendirme, ön yargıdan arınmak ve ehil bir eğitmen eşliğinde Aikido’yu tanımaya ve deneyimlemeye çalışmak olacaktır. Günün Aikido’nun herkese hissettireceği ve yaşatacağı değişir. Herkesin Aikido’su kendine has ve özeldir.
Tüm köklü Savaş Sanatlarında olduğu gibi Aikido’da da sadece fiziksel bir gelişim değil, aynı zamanda zihinsel ve ruhsal bir gelişim de hedeflenmekte ve elde edilmektedir. Bedenini tanıyan ve yapabileceklerinin farkına varmaya başlayan kişi gün ve gün hem içsel dengeye ulaşmakta hem de özgüven gelişimi elde etmektedir. Düzenli Aikido antrenmanları sizi zihinsel olarak daha odaklı, sakin, dengeli, güçlü, kaygısız, bilinçli ve çözümcü hale getirmektedir. Rekabetten uzak bir ortamda yapılan düzenli tekniksel çalışmaların sonucunda kişi fiziksel (tekniki), zihinsel (akli) ve ruhsal (enerjisel) bir gelişim elde edecektir. Aikido’da beden-zihin-ruh ayrılmaz bir bütündür. Şüphesiz ki Aikido; tüm diğer Savaş Sanatları gibi uzun soluklu bir yolculuktur. Bu gelişim için sabır, adanmışlık, emek, ter, gayret, heves, açık bir kalp ve zihin gerekmektedir.
Müsabakası olmayan Aikido’da rakip yoktur. Tüm çalışma arkadaşlarımız, kıdemli öğrenciler, Senpai’ler ve Sensei bizim gelişimimiz ve bize yardımcı olmak için ordadırlar (aynı şekilde biz de onlar için). Amaç kişinin kendini tanıması, olduğuyla kabullenmesi, gelişmek istemesi ve olabileceğinin en iyisi olabilmek için sürekli olarak çalışmasıdır. Aikido’daki tek mücadele bu içsel mücadele olmalıdır. Aikido sadece ders saatlerinde Dojo’da antrenmanı yapılan bir sanat değil, gündelik yaşamın kendisidir. Kişi hayatı ile Aikido’yu birleştirebildiği ölçüde Aikido’dan kazanım elde edecektir.
Aikido Sanatında 3. Dan (3. seviye Siyah Kuşak) seviyesi itibariyle hak edilen ünvan Sensei’dir. Sensei; öğretmendir, öğretendir, yol gösterendir, rehberdir, yolu yaşayan-yaşatan, yolu yaşantısına yansıtabilendir. Bir Sensei; hayatındaki her adımıyla öğrencilerine/takipçilerine örnek olabilmeli, onları motive edebilmeli, sorularını cevaplayıp yollarını aydınlatabilmeli, gerçekçi bir şekilde antrene edebilmeli, onları hayata en iyi şekilde hazırlayabilmeli, onların sürekli gelişimlerine yardımcı olabilmelidir.
Bir Sensei sıkı antrenman yapmalı, her daim çok çalışmalıdır. Nazik, kibar, sevecen, anlayışlı, hoşgörülü, alçak gönüllü, yardımsever, dürüst ve ahlaklı olmalıdır. Öğrencilerinden beklentilerini önce kendisi gerçekleştirip karşılayabilmelidir. Öğrencilerine rehberlik ederken kendi gelişimini bir kenera bırakmamalı, Sensei’liğin büyüsüne kapılmamalı ve durursa Aikido’nunda duracağını unutmamalıdır. Bir savaşçı her daim savaşa hazır olmalıdır; zihnen, bedenen ve ruhen. Hazır olabilmenin yolu; durmamak, her daim disiplinli ve ciddi bir şekilde çalışmaya devam etmektir.
Sensei okuyan, araştıran, üreten, paylaşan bir birey olmalıdır. Duvarında asılı olan diplomaları ile yetinmemeli, önce onların içlerini doldurabilmek ve sonra da üzerlerine çıkabilmek için her zaman gelişmek için çalışmaya ve eğitime devam etmelidir.
Savaş Sanatları yolcuları olarak bizler; sahip olduğumuz herşey ile disiplinli bir şekilde antenman yapmalıyız. Daima; ilk dersimizmiş gibi heyecanlı, hayatımız söz konusuymuşçasına gerçekçi, son dersimizmiş gibi herşeyimizle çalışmalıyız.
Bizler; savaşta çiftçi olmak yerine, barışta savaşçı olmayı kendimize amaç edinmeli ve o şekilde çalışmalıyız...
Comments